Tags
Dr. Yasin Atlıoğlu/Eylül 2012
18 Temmuz’da Şam’ın merkezinde bir güvenlik binasına düzenlenen bombalı saldırıda Suriye yönetiminin dört üst düzey görevlisinin öldürülmesiyle ülkede 16 aydır devam eden ayaklanma yeni bir sürece girdi. Suriye’de merkezi yönetimin kontrolündeki Suriye Ordusu’yla silâhlı muhalif gruplar arasındaki çatışmalar son dönemde sivillerin yaşadığı kent merkezlerinde vuku bulan bir iç savaşa dönüşmeye başladı. 18 Temmuz saldırısıyla eş zamanlı olarak Suriye Ordusu’nun ülkenin kuzeyindeki bazı bölgelerde (ve sınır kapılarında) kontrolü kaybetmesi ve silâhlı grupların Şam ve Halep’te giriştikleri geniş çaplı saldırılar, Suriye’de devlet kontrolünün ortadan kalktığı bir kaos ve anarşizmin yayılmasını sağladı.
Suriye’de kaos ve anarşizmin yayılması, elbette başta bu ülkenin sınır komşuları olmak üzere tüm bölgeyi büyük güvenlik riskleri içine sokmaktadır. Suriye’deki yönetimi değiştirme konusunda uzun süredir büyük çaba sarf eden AKP Hükümeti, 18 Temmuz saldırısının ardından Türkiye’nin ulusal güvenliğini ve bütünlüğünü tehdit altına sokan gelişmelerle yüzleşmek zorunda kaldı. Suriye’nin kuzeyindeki bazı kentlerin PKK terör örgütünün Suriye uzantısı olan PYD’nin kontrolüne geçmesi, Türk kamuoyunda büyük bir tedirginlikle karşılandı. Oysaki Suriye’de bir istikrarsızlık oluştuğu takdirde böylesi gelişmelerin ortaya çıkabileceği pek çok uzman tarafından daha önce defalarca ifade edilmişti. Bu uyarılara rağmen AKP Hükümeti, statik, tek yanlı ve benmerkezci Suriye politikasını tavizsiz bir biçimde sürdürmeyi tercih etti. AKP’li karar alıcılar, 16 aydır Türkiye’nin ulusal güvenliği ve bekası açından hayatî öneme sahip konularla ilgilenmek yerine Suriye yönetimini yıkmaya odaklanmış ve tüm enerjilerini bu hedef uğruna harcamıştır. Makalemizde son gelişmelerin ışığında Suriye’deki çatışmanın ve istikrarsızlığın Türkiye ve bölgeyi nasıl etkileyebileceği analiz edilmeye çalışılmaktadır.
Makalenin devamını aşağıdaki linki tıklatarak PDF formatında okuyabilirsiniz.
Dr. Yasin Atlıoglu 